Ardahan Göle’nin Kaç Köyü Var? – Gücün, Kimliğin ve Katılımın Haritası
Siyaset Bilimcinin Bakışıyla Başlangıç
Bir siyaset bilimci için haritalar yalnızca coğrafi çizgiler değil, iktidarın iz düşümleridir. Her sınır, her köy, her idari bölünme, aslında bir güç ilişkisinin yansımasıdır. “Ardahan Göle’nin kaç tane köyü var?” sorusu, ilk bakışta basit bir demografik merak gibi görünür; ancak derinlemesine incelendiğinde, bu soru bir bölgenin yönetimsel yapısını, siyasal kimliğini ve vatandaşlık bilincini anlamanın kapısını aralar. Çünkü köy sayısı sadece bir istatistik değil, devlet ile toplum arasındaki mesafenin, yerel kimliğin ve katılım biçimlerinin bir göstergesidir.
İktidarın Haritası: Yönetmek, Bölmek ve Birleştirmek
Göle ilçesi, Ardahan’ın güneyinde yer alan ve tarihsel olarak hem coğrafi hem de kültürel bir geçiş alanı olan bir bölgedir. Türkiye’nin idari yapılanmasında köyler, merkezi iktidarın en alt düzeydeki uzantısıdır. Devlet, varlığını köyde “muhtarlık” kurumu üzerinden gösterir. Bu bağlamda her köy, bir yönetim hücresidir; nüfusun kayıt altına alınmasından seçimlerin düzenlenmesine kadar birçok işlevi yerine getirir.
Ardahan Göle’de 49 köy bulunmaktadır (resmî kayıtlara göre). Ancak bu sayı, sadece mekânsal bir veri değildir; aynı zamanda politik bir anlam taşır. Her köy, temsil gücünün bir parçasıdır. Çünkü köy sayısı, ilçenin yönetim kapasitesini, kaynak dağılımını ve seçmen profilini belirler.
Siyaset bilimi açısından bakıldığında, bu köylerin varlığı “mikro iktidar alanları” oluşturur. Göle’nin köyleri, merkez ile taşra arasındaki iletişimde hem bir köprü hem de bir direnç hattıdır. Devlet politikaları köye indiğinde, yerel değerlerle karşılaşır; böylece iktidar, soyut bir yapı olmaktan çıkar, gündelik yaşamın bir parçasına dönüşür.
Kurumlar ve Vatandaşlık: Katılımın Yerel Biçimleri
Göle’deki köy yaşamı, demokratik katılımın en sade hâlidir. Muhtar seçimleri, köy dernekleri ve yerel toplantılar, vatandaşlık bilincinin pratikte yaşandığı alanlardır. Burada demokrasi, büyük meydanlarda değil, köy kahvelerinde tartışılır.
Kadınların bu süreçlerdeki rolü ise giderek artmaktadır. Kadınlar, artık sadece ev içi düzenin sürdürücüleri değil, toplumsal etkileşimin aktif özneleridir. Köylerde yürütülen dayanışma ağları, kadınların politik farkındalık kazanmasına da olanak sağlar. Erkeklerin stratejik düşünme biçimi –örneğin seçimlerdeki blok oy planlaması– ile kadınların ilişkisel yaklaşımı –örneğin köydeki uzlaşma kültürü– birleştiğinde, ortaya yerel demokrasinin dinamik bir formu çıkar.
Bu durum, siyaset bilimi açısından “katılımın cinsiyetlendirilmiş biçimleri” olarak okunabilir. Gücün eril yapısı, toplumsal ilişkilerin dişil diliyle dengelenir. Bu, köy siyasetini sadece rekabet değil, uzlaşı alanına da dönüştürür.
İdeoloji ve Kimlik: Köyler Arasında Farklılıklar
Ardahan Göle, tarihsel olarak farklı etnik ve kültürel topluluklara ev sahipliği yapmıştır. Bu çeşitlilik, ideolojik yansımaları da beraberinde getirir. Her köy, kendi mikro kimliğini korur; bazıları muhafazakâr, bazıları daha seküler veya sosyal dayanışmaya dayalı toplumsal örgütlenmeler geliştirir.
İdeoloji burada soyut bir kavram değil, gündelik yaşamın örgütlenme biçimidir. Bir köyde cami çevresinde şekillenen sosyal ağlar, diğerinde kooperatif faaliyetleri üzerinden işler. Bu durum, Göle’nin köylerini yalnızca coğrafi olarak değil, siyasal olarak da çok katmanlı hale getirir.
Bu çeşitlilik, yerel yönetimlerin karar alma süreçlerinde çoğulculuğu güçlendirebilir. Ancak aynı zamanda kimlik siyasetinin zeminini de oluşturur. Çünkü farklı ideolojik yapılar, farklı çıkar alanlarını savunur. Bu noktada soru şudur: Göle’nin köyleri bir kimlik mozaiği mi, yoksa bir güç rekabetinin yansımaları mı?
Toplumsal Güç Dengeleri: Erkekler, Kadınlar ve Kurumlar
Göle’nin köylerinde erkekler genellikle kamusal alanda daha görünürken, kadınlar toplumsal bağların görünmeyen mimarlarıdır. Erkekler stratejik davranarak güç ilişkilerini yönetmeye çalışır; kadınlar ise uzlaşı ve sosyal bütünlük üretir. Bu durum, köy siyasetinin yalnızca güçle değil, duygusal ve kültürel sermayeyle de şekillendiğini gösterir.
Siyaset bilimciler bu tür yapıları “yerel iktidar ekolojisi” olarak tanımlar. Yani iktidar, tek merkezli değildir; aile, köy kurulu, dini liderler ve kadın dayanışma grupları gibi farklı aktörler arasında dağılmıştır. Bu çok katmanlı yapı, Göle’nin köylerinde hem istikrarı hem de gerilimi üretir.
Provokatif Sorularla Bitirirken
– Köy sayısını belirleyen şey nüfus mu, yoksa iktidarın ihtiyaçları mı?
– Kadınların yerel siyasetteki görünmez emeği neden hâlâ “yardımcı” olarak tanımlanıyor?
– Demokratik katılım, sadece seçim günü mü başlar, yoksa gündelik dayanışmanın içinde mi filizlenir?
– Göle’nin köyleri, merkezi devlete mi aittir, yoksa kendi kaderini belirleyen topluluklar mıdır?
Sonuç: Gücün Coğrafyası, Katılımın Gerçeği
Ardahan Göle’nin köyleri, sadece bir idari birim listesi değil; güç, kimlik, ideoloji ve vatandaşlık pratiklerinin sahnesidir. Her köy, birer laboratuvardır: iktidar ilişkileri burada denenir, kurumlar burada şekillenir, vatandaşlık burada anlam bulur.
Belki de asıl mesele, “kaç köy olduğu” değil; her köyün kendi içinde nasıl bir siyasal bilinç taşıdığıdır. Çünkü demokrasi, sayıların değil, anlamların toplamıdır. Göle’nin köyleri bu anlamda, Türkiye’nin taşradaki siyasal ruhunu en yalın hâliyle yansıtır: güçlü, dirençli ve hâlâ umutlu.